Fenerbahçe eldeki oyuncularla olabilecek en uygun kadroyla
çıktı maça. Fakat bu sezon bütün takımlar çok maç yapmaktan şikyet edip,
yorgunluktan bahsederken, 3 Temmuz’dan beri süregelen toplumsal lincin Fenerbahçe’li
futbolcuların adale yorgunluklarının
yanında mental olarakta ne kadar yorulduklarını unutmamak gerek... Belli ki,
bunu en iyi bilen isim Aykut Hoca. Bu yüzden maçtan sonra “bu sene bir şekilde
kazanmak önemli” diyordu. “Oyuna bakmayın,
bu sene skor’un önemi çok büyük”...
Gökhan ile Emre’nin bu kadar maç trafiği içinde henüz
sakatlıkları tam geçmemişken sahaya çıkmaları nasıl açıklanabilir ? Futbolcuların
geçen sene ortaya koydukları mücadelenin haklı ödülünün ellerinden çalınmaması
için ortaya koymaya çalıştıkları mental mücadele, rakip meslektaşlarından iki
kat daha fazla yıpranmalarına sebep oluyor... Kolay değil, 7 ay 25 maç geride
kaldı. Bu yüzden takımda ciddi bir mental yorgunluk gözüküyor bu da doğal olarak
sahanın içine ve skor tabelasına yansıyor... Fenerbahçe’nin bu dönem bir golcü
kadar acil bir mentör bulması veya o meşhur “Azizsilin”i uygulayabilecek bir yönetici
veya bir “ağabey” bulması şart.

İstatistikler Fenerbahçe’nin Beşiktaş’a attığı ilk golden
sonra yenilmediğini ve son 34 maçta ise ligde yenilmediğini ve derbileri
kaybetmediğini söyleyince sarı laci çubuklular sakatlıklarında belini
bükmesiyle yavaş yavaş geri çekilip skor’a oynamaya başladılar. Peşpeşe gelen Gökhan,
Emre sakatlıkları ve devamlı birilerinin kenara “beni çıkar hoca” diye işaret
etmesi Kocaman’ın oyuna hamle yapması konusunda ciddi sıkıntıya soktu...
Fenerbahçe’nin klasik “iki’yi bulmadan rahatlayamama”
sendromu başladı ve ikinci yarı topu iyice rakibe bırakıp kendi yarı alanına gömüldü
kaldı durdu oyuncular. Bu dakikalarda kenardan Aykut Hoca’ya devamlı Alex’i çıkartması
için sesimizi duyurmaya çalıştık ama nafile Hoca’yla aramızda yaklaşık 40-50
metre vardı !!! Akın akın gelen Beşiktaş ataklarında gözlerimizi kapattık
durduk ama Hoca beklenen hamlesine geciktikçe de gecikti... Oysa ilerde ilk
maçına çıkan Sow önde basamıyor, Stoch yoruldum diyor, Alex ise önündeki
oyuncuya bile ayağını uzatamıyordu. Christian 2 metrekarede oynuyor, Topuz ise
aldığı toplarla rakibin içinden geçmeye çalışıyordu...

Son sözümüz taraftara... Futbolcuları eleştirmeden kendi
psikolojimizin de nasıl yıprandığını unutmayalım geçen süreçte. Dün maç içinde
sıkışan oyunda bizde konsantrasyonumuzu kaybettik kabul edelim, dün 12.Adam
olarak oyunda değildik...
Kazanmak güzel ve kazanmak bir alışkanlıktır, 1001 kez
olduğu gibi...
Derbilerin ise favorisi vardır; “Fenerbahçe”