8 Aralık 2011

Arena'da şapkadan tavşan çıkmayınca...

Maç öncesi umudun varmıydi diye soracak olursanız cevabım kesinlikle hayır'dı. Yoo hayır takıma güvenmeme meselesi değildi bu, sıklıkla belirttiğim gibi 4 Temmuz'dan beri devam eden toplumsal Fenerbahçe lincininin süregelen bir halkasıydı bu yaşadıklarımız... İlk defa bir Galatasaray derbisine futbolcusundan tercümanına, idari menajerinden taraftarına, yöneticisinden başkanına kadar bir takımın temel parçalarından yoksun bırakılarak, bu kadar gardı düşürülerek çıkartıldı Fenerbahçe, ezeli rakibinin karşısına. Maç öncesinde hiçbir Fenerbahçe'linin aklında derbi yoktu, onlarcasını kazandığımız bir derbiden alt tarafı bir tane daha oynayacaktık ve kaybetsek ne olacaktı sanki, düşüncesi vardı hep akıllarda bu kadar kaos'un olduğu bir ortamda...

Galatasaray öyle “tekbaşına” bir derbi oynadı ki, bir tane pozisyonda bile bir Fenerbahçe'linin oyun içinde isyanını veya tartışmasını veya hakeme bir itirazını bile göremedik... Maç sonunda dillerde "en centilmen derbi" vardı inadına...

Tüm bunların tersine, ezeli rakibi arkadan üfürülen rüzgarla şişirdiği yelkenleri ile yol almış, stadını, başkanını, hocasını ve futbolcularını yenilemiş ve yıllardır bu coşku'nun arzusuyla çıkmıştı Fenerbahçe'nin karşısına... Bir daha böyle düşürürmüydü Fenerbahçe'yi bilinmez ama bu Fenerbahçe'yi de yenemeseydi artık, adına ezeli rekabet denilen derbi falan da kalmayacaktı artık oynanacak...

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, birde Aykut Kocaman'ın şapkadan tavşan çıkartma gösterisini bu maça eklemesi yukarıdaki senaryonun da tuzu biberi oldu... Bekir'in sakatlanması Bilica'ya forma şansını doğurması ise Fenerbahçe'nin şansızlığı oldu. Ama en büyük talihsizlik, gece'ye Bienvenu tercihi yüzünden, Alex'i forvet'e çekerek başlatan ve onu Ulfaluji, Eboue, Semih gibi azmanların arasına atıp onu ve Fenerbahçe'yi yalnızlaştırması oldu Kocaman'ın. Geçen haftanın yıldızı Stoch'un kulübede kalmasının suçunu tek başına yabancı kontenjanına atmak çok anlaşılır değildi. Haftalardır yokları oynayan Bienvenu'yu sağa çekmek, yıllardır “ben forvet değilim ki” diyen Alex'i santrafor pozisyonuna alıp, orta sahadaki beyni işlevsiz hale getirmek gecenin temel futbol hatası olarak tarihteki yerini aldı. Semih Fenerbahçe'de derbileri en iyi bilen yaşayan çok tecrübeli bir isim. Böyle maçta haftalardır doğru düzgün bir katkı yapmayan Bienvenu'yu sağ'a, Alex'i santrafor'a çekmektense burada pekala Semih oynayabilir ve alışmış oyun düzenini de bozmazdı takımın. Hatasından dönen Kocaman ikinci yarıya bu kurgu ile başladı ama nedense faturayı Emre'ye kesmişti soyunma odasında...

Emre demişken, buradan oyuncu performanslarına geçersek ; geçen sene Beşiktaş maçında kazdığı kuyuyla birlikte defterini kapatamadığımız Bilica, dün gece derbi'de Fenerbahçe'nin fişini çeken oyuncuların en başında geliyordu... Bu takımda, Lugano'yu seyreden, Luciano'yu seyreden, Uche-Hogh ikilisini seyreden gözler, Yobo'nun gösterişsiz ama müthiş temiz ve sağlam oyununun seyreden gözler Bilica'nın bu kadar vurdumduymaz ve formanın ağırlığından bu kadar bi haber ve sorumsuz futbolunu görünce söyleyecek bir laf bulamıyor... Ben söyleyeceğimi Beşiktaş maçı sonrası söylemiştim “Bu adamın bu takımda ne işi var ?”

İkinci ismi yine Christian'a ayıracağım. Geldiğinden beri, hakkında olumlu üç cümle kullanamadım. Devamlı eleştiriyorum, onu beğenen kim varsa kendisi ile birlikte Saraçoğlu'nda maçı birlikte seyretmeye davet ediyorum. Bir futbolcu'nun bir takımı bu kadar eksik bırakmaya, Fenerbahçe'li bir futbolcu'nun bu kadar gamsız olmaya hakkı yok... Dün akşam ki oyunda bir orta saha olarak ne yaptı takımı eksik bırakmaktan başka biri bana söylesin... İlk 45'de Emre'ye faturayı kesen Kocaman'ın Christian sevdasından biran önce kurtulmasını diliyorum...

İlk yarıdaki şapkadan çıkmayan tavşan'ı saymazsak oyunun sonucu bizim için 1-1'miş gibi kabul edilebilir... İlk yarıdaki takımın Fenerbahçe ile alakası yoktu. İkinci yarının ilk 20 dakikasındaki o baskıdan 1 gol çıksaydı tüm Türkiye gibi biliyorduk ki, bu maçın skoru 3-1 bitmeyecekti... Neyse, sonuç olarak ezeli rakibimiz güzel ve etkili bir futbolla, haklı bir galibiyet aldı tebrik etmek gerek...

Geçen haftaki yazımızda ne dedik
“Kazanmak zor, saha içinde ve dışında”...
Bu kaos'tan kurtulmak kolay değil. Taraftara yine büyük iş düşüyor...

Her zaman yanındayız Fenerbahçe'm...

1 yorum:

  1. Dün Rıdvan Dilmen devre arasındaki yorumunda çok güzel bir şey söyledi Şöyle dedi : maç bitiminde Aykut hocaya mutlaka sormak istiyorum takım tam sahaya çıkarken çok extra bir durum mu oldu da bu takım çıktı. Bu herhalde son 5 dakika da zorunlu olarak sahaya sürülmüş bir takım.

    YanıtlaSil

Herkes'in fikri, yorumu değerlidir. Çekinmeyin görüşünüzü paylaşın. Küfretmenin ise ne yeri ne de zamanıdır :)