27 Ekim 2010

Zor ve kritik maçları kazanamayan Fenerbahçe

Bu maça gelirken aklımda 10 senedir her maç kazandığımız gerçeğinden daha çok Mayıs ayından beri kazanması gereken hiçbir final veya büyük maçları kazanamadığımız gerçeği vardı (Mayıs ayındaki Trabzon, Young Boys, Paok, Trabzon, Beşiktaş) Bu takım kazanması gereken ve kendisine “sert” yapıp önde kalabalık basan hiçbir takımı geçememişti.

Hagi ile ciddi bir moral motivasyonu sağlayan sarı kırmızılı camia, hafta başından beri yeteri kadar aşağılanmanın da verdiği artı motivasyonla maça çok agresif, hırslı ve önde basarak başladı. Bu baskıya nedense Fenerbahçe'de başta Stoch, sonra Dia ve nihayet Alex'in cevap verememesi ilk yarıda Galatasaray'ı ön plana çıkartmış oldu. Allahtan bu dakikalarda Volkan, Emre, Topuz ve 10 numara futboluyla Yobo direnç göstermektelerdi... Bu kadar direnç Galatasaray'ı durdurmaya yetmişti aslında. İkinci yarı nasıl olsa Aykut hoca sol tarafta yokları oynayan ve Caner'i çok yalnız bırakan Stoch'u ve Futbol'un mücadele ve defansif yönüyle pek ilgilenmeyen Dia'yı görmüş ve gereken müdahaleyi yapmış olacaktı nasılsa... Fenerbahçe koskoca orta alanı Galatasaray'a bırakmış önlerine de Emre ile Topuz'u Aslanlara yem yapmıştı. Hakkını verelim yine Topuz ile Emre'nin üstün performansları 1 puan'ı Kadıköy'de bırakmaya yetmişti...

Ama Aykut Hoca oyundan memnun olmalıydı ki görür dediğimizi görmemiş, ikinci yarıya da aynı kadro ile başlamıştı. Oysa Stoch çok verimsiz oynuyor Dia ise yetersiz kalıyordu. Alex ise Neil, Cana, Ayhan gibi isimlerin gösterdiği tekmelerden fena halde tırsıyordu !!! Hagi birde Barış'ı da oraya sokmuştu. Şüphesiz Neil hakem Yıldırım'dan torpilliydi ki 90 dakika maçı tamamlayabildi... Zavallı Niang tekme yemekten bitap düştü...

İkinci yarı ibrenin biraz Fenerbahçe'yi göstermesinin nedenleri arasında şüphesiz bu sezon bu kadar baskılı oynayan ve çok koşan Galatasaray'ın yorgunluklarının baş göstermesiydi, yoksa oyun açısından farklı bir görüntü değişikliği yoktu Fenerbahçe'nin...

Kenarda Hagi, ilk maç olmasının heyecanıyla devamlı oyunun içinde kalmak istedi hamleleriyle ancak Aykut Hoca'dan da daha agresif hamleler görmeyi arzulardık... Rakibin bu kadar çok topa sahip olmasına, tüm yükün orta alanda Topuz ve Emre'ye kalmasına, kanatların bu kadar ayrıcalıklı oyunlarına itiraz etmesini beklerdik. Ama olmadı...

Aykut Hoca'nın cevaplaması gereken soru şu olmalı ; Fenerbahçe'ye önde çok adamla baskı uygulayan, orta alanını kalabalık tutup, Alex'e tekmeyi gösteren bütün takımlara puan mı dağıtacağız... Yukarıda saydığım takımların dışında bu sene Kayseri'ye de puan veren Fenerbahçe'nin haftaya Bursa'dan 3 puanla döneceğine ne kadar inanıyoruz ? Bu maçları kazanamadan veya kazanacağına inandıramadan şampiyonluk çok ama çok zor...

Maçta Fenerbahçe adına öne çıkanlar ; müthiş bir oyun çıkaran Yobo ve Galatasaray'a direnen Topuz ile Emre ve kalede daima güven veren Volkan'dı...

Son sözüm ise Galatasaray'a... Son 10 senede 1 puan almayı başaran Galatasaray'ı tebrik ederim. 10 yıl sonra gelen 1 puan'a bu kadar sevinmek de neyin nesi bunu anlamadım ? Derbilerde 1 puana sevinme eylemini Beşiktaşlılar başlatmıştı Galatasaraylılar ise buna devam ettiler. Galatasaraylıların 0-0'a bu kadar sevinmeleri bana İngilizlerden 8 yemeye alışmış Milli Takımımızın 0-0'a sevindiği günleri hatırlattı...

Hele hele 1 hafta önce Dünyaca ünlü hocası kovulmuş Sabri'nin 0-0 biten derbi sonrası Fenerbahçe tribünlerini provake edip kendi seyircisine 3'lü çektirmesi ise Fenerbahçe ile rakibi arasındaki anlayış farkını ortaya koymuş olsa gerek. Sabri şampiyon gibiydi...

Bir saçmalıkta Fenerbahçe'den... Buradan yazıyorum; Allah rızası için biri bizi bu anonscu saçmalığından kurtarsın. Maç oynanırken anonscu hoparlörlerden tezahürat yapmaya kalkıyor. Bu ne rezalettir ? Fenerbahçe'nin böyle tuhaflıklara ihtiyacı yoktur. Umarım son olur...

Bir derbi daha bitti. Bakalım derdi ne kadar sürecek ?

İyi ki varsın ezeli rakibim ebedi dostum. Derbi Bayramın kutlu olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkes'in fikri, yorumu değerlidir. Çekinmeyin görüşünüzü paylaşın. Küfretmenin ise ne yeri ne de zamanıdır :)