12 Kasım 2010

"Gönül"süz futbolcu istemiyoruz

Geçen haftanın ilk 45'deki güzel oyununun morali ile fırtına gibi istekli oyuna giren Kanarya, dakika 1 gol 1 dercesine 1-0 önde başladı oyuna. Erken gelen gol taraftarın 6 Kasım'ın anısına “6” beklemesine neden olsa da ancak Es-Es'in de skora katkısıyla birlikte taraftara 6'yı seyrettirebildiler...

Maçın başlığını “Gönül'süz futbolcu istemiyoruz” diye seçtim çünkü oyun içinde adil olmayan bir mücadele paylaşımı sözkonusu... İnsan Gönül'ün, Topuz'un ve Emre'nin azmini mücadelesini görünce Christian'ın, Bilica'nın, Kâzım'ın umursamaz, ve mücadeleden yoksun hallerine isyan etmeden duramıyor... Son haftalarda Alex'in bile nasıl da mücadelesini arttırdığını hep birlikte görüyoruz. Alex bile vitesi arttırıyorsa, ciddi şekilde diğer oyuncuların sorgulanması gerekiyor...

Sezon başı Kocaman'ın adaletinden söz ediyordu futbolcular. Kocaman adaletinden taviz vermek istemiyorsa bu vurdumduymaz oyuncuları ve performanslarını arttırmayan oyuncuları kenarda oturtmalıdır... Bu sözlerim başta Christian ve Bilica'ya dır... Fenerbahçe'nin forması için, tribünde taraftarı için ruhuyla, kalbiyle azmiyle oynayacak futbolculara ihtiyacı vardır... Christian'ı gördükçe Selçuk'a laf edenler ne kadar pişmanlardır şimdi...

Maça bakarsak, ilk yarıdaki fırtınanın Alex'in maestroluğunda, Gökhan Gönül'ün sağ kanattan Topuz ile birlikte bitmek bilmeyen bindirmeleriyle başladığını göreceğiz. Onların güzel oyunlarına arka tarafta Emre'nin süpürücülüğü, önde de Semih'in iş bitiriciliği eklenince ilk yarıda seyri son derece zevkli bir Fenerbahçe ortaya çıktı... Gökhan için geçen hafta formu düşmeye başlıyor dikkat demişken tam 1 hafta sonra müthiş bir geri dönüş yaptı. Üstelik hafta içi sakatlığı olmasına rağmen.

Gökhan Gönül gecenin de, maçın da adamı oldu. Hem Eskişehirspor'u hem de Kadıköy'e çöken sis'i dağıttı... İkincilik kürsüsünü ise Alex ve “genç” Semih paylaşıyor... Alex'e laf edenler için devamlı söylüyorum; futbol bir temaşa ise Alex bunun başrol oyuncusudur. Onun ayaklarından fışkıran beynini her maç Kadıköy'de keyifle izliyoruz... Umarım sözleşmesi yenilenir ve devam ederiz onun paslarını ve futbol zekasını seyretmeye... Bu geceden sonra umarım Alex gitsin diyenler de biraz düşünürler... Topuz'u ise bu maçta artan performansı nedeniyle kutluyorum. İlk defa bu kadar çok şut denemesi yaptığı için de ayrıca tebrik ediyorum...

Ancak maçla ilgili anlamadığım bir konu ise Kocaman'ın Galatasaray karşısına bile daha ofansif bir kadro ile çıkarken neden Eskişehir karşısına Christian'lı defansif bir yapıyla başladığıdır. Keza, yine Lugano atıldığında oyundan Stoch'u çıkartıp Bilica'yı almasını da çok doğru bulmadım. Oysa 3-1 mağlup olan ve üzerine daha fazla gelmek isteyecek rakibine karşı Bilica'yı oyuna almaktansa Christian'ı biraz daha geri çekip Dia'yı oyuna sokup, seyircilere daha fazla pozisyon ve gol izletmek varken el bombası Bilica'yı alıp seyirciye neden ızdırap çektirdi anlamadım.

İkinci 45'in ilk 20 dakikası çöpe giderken ve Bilica o hataları yapıp seyircinin çıldırdığı dakikalarda gelen 4.gol Fenerbahçe'yi de Kocaman'ı da belki ipten aldı.

Bugün yorumcular veya gazeteler güzel olan şeyleri mutlaka daha çok yazacaklar. Ama maalesef bardağın boş olan tarafında Bilica'nın yaptığı hataların oyunu ciddi anlamda tehlikeye attığını, maç içinde koşmayan, elini taşın altına aynı oranda sokmayan futbolcuların olduğunu, çok fazla pozisyon verildiğini ve nedense Fenerbahçe'nin 2 farklı skorda bile avantajlı olamadığını görmezden gelmeyelim.

Tribündeki taraftarlar herşeyin farkında ve bu taraftarların son yıllarda kaç tane final kaybettiğine şahit olduklarını ve o kayıpların yarattığı travmalarıda kimse unutmamalı... İşte bu bilinçle gönlünü yüreğini Fenerbahçe'ye verecek futbolcularla devam etmeli Fenerbahçe...


orijinal hali için : http://blog.milliyet.com.tr/_Gonul_suz_futbolcu_istemiyoruz_/Blog/?BlogNo=273262

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkes'in fikri, yorumu değerlidir. Çekinmeyin görüşünüzü paylaşın. Küfretmenin ise ne yeri ne de zamanıdır :)