23 Kasım 2010

Fenerbahçe'nin yolu uzun

3000. golün coşkusuyla gelirken mabede, bu 3000 den kaçına şahit olduğumu hatırlamaya çalışıyordum. Yanıtını bulamadan daha, büyük Kaptan 30.saniyede şık vuruşu ile adını bir kez daha yazdırıyordu Fenerbahçe'nin tarihine... Şüphesiz oynayanlar arasında şu anda tarihe en çok yakışan da bu isimdi açıkçası... Allah muhafaza ya Christian atsaydı o golü ???

Farkın geleceği belliydi belli olmasına ama asıl soru kaç gol yiyeceğiydi Fenerbahçe'nin ve güzel futbol beklentisiydi taraftarın konuştuğu... Çünkü geçmiş diyordu ki, Fenerbahçe golü atar ve kendi oyununu bitirir. Öyle de oldu açıkçası...

İlk uyarı da 45.dakikada Volkan'la karşı karşıya kalan 2 Buca'lının kaçırdığı topta geldi... 3 gol atan Fenerbahçe motorları kapatmış sahada yürümeye başlamıştı. Bu görüntü soyunma odasında bile kimsenin dikkatini çekmemiş olacak ki, 2.yarı da da Bucaspor pozisyonlar bulmaya, Volkan'da yine yalnız adam olmaya başlamıştı... Tribünler de gerilmeye...

Maçtan sonra taraftardan şikayet eden Aykut Kocaman'ın çözmesi gereken konulardan biri de futbol takımı ile tribünleri birbirlerine kenetlemesi olması gerekiyor. Bunu da futbolcuların iyiniyetle ve samimi bir şekilde yürekleriyle mücadele ettiklerini tribünlere hissetirmeleri ile ancak sağlayacak. Tabi bunun için de en başta Aykut Hoca adil davranmalı. Sahada elini taşın altına sokmayan oyunculara forma vermeyecek, verse bile devre arasında gerekiyorsa soyunma odasında bırakmasını bilecek... Çünkü tribünler bu akşam net olarak gösterdi ki, Fenerbahçe formasını layıkıyla taşımayanlara, formaya yüreğini vermeyenlere bu akşam ki gibi daha çook tepki göstereceğini belli etmiştir. Sonuçta oyunculardan Volkan bile serzenişte bulunabiliyorsa arkadaşlarından tribündeki taraftar çok daha fazlasını yapacaktır elbet... Bu gece bundan en çok Santos payını aldı ama diğer adaylar da az değil Fenerbahçe de...

Tüm bunlar olurken ve sahada hat-trick ile coşmuş Alex'i kenara alması ne anlaşılır ne de kabul edilebilir değildi..

Aykut Hoca maçtan sonra öyle veya böyle skor güzel derken, şu sorunun da yanıtını vermeli. Ligin dibine demirlemiş ve bugüne kadar sadece 5 gol atabilmiş ve oynadığı oyun futboldan başka herşeye benzeyen rakibinden nasıl bu kadar kötü 2 gol yiyebilmiştir ? Yediği goller de şansa falan değil tamamen Fenerbahçe'nin savunma zaaflarından ve fişi çekmiş oyuncuların vurdumduymazlığından kaynaklanmaktaydı. Üstelik yediğinden de fazla pozisyon verdi. Daha da acı olan Bucaspor gibi bir rakibin bile 3-1'den sonra maça ortak olacakmış gibi Fenerbahçe'ye kafa tutmaya çalışmasına müsaade ettirmiş olmasıydı takımın...

Fenerbahçe'nin gittikçe üstüne yapışan bir gerçek ikinci yarılarda oyundan düştüğü ve maçı ya da puanları kaybettiğidir...
Yazdıklarımdan farklı anlamlar çıkartanlar için açık olarak şunu söyleyeyim ; Fenerbahçe'nin bugün ki, rakibi Bucaspor yerine Kayseri, Antep, Trabzon, Beşiktaş veya avrupa takımı vs. gibi biraz daha güçlü takımlar olsaydı bugün yine puan bırakacaktı Fenerbahçe... Aynı daha önce bıraktıkları gibi...

Bugün maçın güzelliklerini de yazabilirdik. Alex'in nasıl da Türkiye'nin şu andaki en iyi futbolcusu olduğundan veya atılan gollerdeki organizasyonlardan, genç Gökay'ın harika mücadelesinden ve Niang'ın son 15'de ki harika gol ve asistlerinden de bahsedebilirdik ama tüm bu güzellikler Fenerbahçe'nin zaaflarının üstünü örtmemeli... Bu takımın yolu uzun... Kolay kaybettiğimiz şampiyonluklara çok zor ulaşılacağı unutulmadan çalışmaya devam etmeli...

1 yorum:

  1. Fenerbahçe'nin ikinci yarıdaki performansı goller bulmasına rağmen harbiden ayrı bir tartışma konusu. Çünkü "kazandı " dediğimiz bir çok maçtan berabere ya da eli boş dönmesinin sebebi ikinci yarılardaki düşük performans bence.
    Umarım bir an önce bunun da icabına bakarlar.

    YanıtlaSil

Herkes'in fikri, yorumu değerlidir. Çekinmeyin görüşünüzü paylaşın. Küfretmenin ise ne yeri ne de zamanıdır :)