Futbol’dan Fener’i alın, geri neyi kalır ki…

3 Temmuz “Toplumsal Fenerbahçe Linci”nden beri maç yazılarını doğru dürüst yazamıyorum… Maçları seyrederken ne kadar da eleştirsem oyuncuları, akılların metris’te veya bir kısmının ise duruşma salonlarında olduğu, haksız bir linç sezonunu yaşadığımız gerçeğini hatırlıyorum…

Bu yüzden ne Bekir’in pas hataları batıyor gözüme, ne Christian’ın koşmaması ne de Topuz’un bu sene kayıpları yaşaması, ne de el freni gibi aniden yapılan geri paslar…

Beni 3 kere daha turnikelerden geçirecek elimdeki kombine kartıma bakıyorum, önceki kartlardan çok daha değerli olduğunu  anlıyorum. Çünkü bu sene her zamankinden daha fazla birlik ve beraberlikle kulübüne sahip çıkan bir taraftarın parçası olmanın gururunu yaşıyorum. Bu büyük taraftar da kendi içinde bir görev dağılımına girmiş. Kiminin görevi topuk yaylasında, kiminin Cadde’de, kimi Silivri’de kimi Çağlayan’da… Bu birlik ve beraberlikle Kadıköy düşmüyor işte tam 40 maçtır…

Bu duygularla izlediğimiz maçın anekdotlarına gelirsek; Aykut Hoca, 39 maçtır yenilmezliğin verdiği güvenle ve Ziraat Kupa’sı ile Süper Final’i düşünerek rotasyonlu bir kadro tercihi yapmıştı. Bu kadroda Stoch ise Alex’liğe soyunmuştu ama yetersiz başlayınca saha içinde Caner’le yer değiştirdi o da olmayınca Aykut Hoca onu devrede soyunma odasında bırakıverdi… Stoch son maçlarda vites düşürdü belki ama Süper Final’de kesinlikle formda bir Stoch’a çok ihtiyacımız var...

Maç, Antalyaspor’a yeten 1 puan’ın stratejisiyle başladı. Akdeniz ekibi topu Fener’e bıraktı ve orta sahayı geçmemeye yemin etmiş gibi çekildiler geriye… Antalya’nın bu oyun anlayışı, Fenerbahçe’nin bol yan ve geri pasları ve orta alanda yaratıcı oyuncu eksikliğiyle birleşince, ilk yarıda kaleye çekilen ilk şut 28’de, ilk korner ise 31’de atıldı Antalyaspor kalesine…

İlk 45 böyle tatsız tuzsuz ve pozisyonsuz biterken, Emre kenarda ısınmaya başlayınca hepimiz oyunun daha farklı olacağını anlamıştık. İkinci 45’e Emre ile Sow birlikte girince pozisyonlarda gelmeye başladı. Hatta Bienvenu’yu de sahada bıraktı Aykut Hoca ve bu kararı ikisinin de attığı güzel gollerden sonra doğru olduğu tescillendi Saracoğlu’nda… Şüphesiz oyundan memnun olmayanlar çıkacaktır ama  3 maçtır forma giymeyen Emre’nin ise oyunda maestro görevi aldığını ve takıma liderlik ettiğinin altını çizelim…

Maçın adamı oyumu ise Gökhan Gönül’e verdim ben. Eski günlerindeki gibi canla başla çalıştı ve ileri çıkışları da gayet iyiydi…

Maçta forma giymeyen Kaptan Alex  ise yine muhteşem ailesi ve çok tatlı çocuklarıyla hepimizi kendisine birkez daha hayran bıraktı maç sonunda… Küçük Felipe de Souza ise attığı deparlarla babasına koşmuyor diyenlere bir yanıt veriyordu sanki…

Son zamanların popüler bir reklam sloganından uyarlamayla bitirelim;

Futbol’dan Fener’i  alın, geri neyi kalır ki…

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ

http://twitter.com/#!/ahmetceliksungu