31 Ocak 2011

Mayıs sıkıntısı bitti

Mayıs ayının son maçına çıktığında Fenerbahçe, Kadıköy'de böyle bir sıkıntı çekip lanetinin de aylar boyunca süreceğini düşünmemiştik hiçbirimiz... Bu lanet öyle uzun sürdü ki, bu süreçte kazanması gereken hiçbir finali geçemedi Fenerbahçe... Ve o lanet , bu laneti başlatanla sona ermeliydi...Öyle de oldu. Üzerindeki ölü toprağını atan Fenerbahçe için asıl sezon şimdi başladı işte...

Berbat bir soğukta bu mantıkla mı koştu onbinler stada bilmiyorum ama, sarı lacivert zihinlerin hiçbirinde puan farkının 10'a çıkacağı düşüncesi yoktu... Bunların başında da oyuncular geliyordu...

Düdük çalar çalmaz seyirciyi de arkasına alan Fenerbahçe coşku içinde oyuna başladı. Özellikle orta alanda Selçuk ve Mehmet Topuz'un sezonun ve belki de Fenerbahçe'de ki futbol hayatlarının en verimli dakikalarını çıkartması Trabzonspor'un elini kolunu bağlamıştı. Orta'da sert bir duvar ören Fenerbahçe çok çabuk Trabzonspor kalesine inmeye başlamıştı...

Öyle bir ilk yarı çıkarttı ki kanaryalar, ligin en iyisi denilen Trabzonspor'un ne bir pozisyonu ne de bir cesareti kalmıştı. Burada özellikle Mehmet Topuz'a ayrı bir parantez açmalıyız. Tartışmasız maçın adamı oldu. Sağ çizgide takılıp kalmadı, oyun içinde devamlı hareket halindeydi. Hem hücumda hemde defansta devamlı çalıştı ve koşturdu. İlk yarıda özellikle Gökhan Gönül ile olan uyumu hem Trabzonspor'un solunu felç etti hem de Fenerbahçe'nin beklediği golü getirdi. Atılan ikinci goldeki paslaşmalar ve uyum ise görülmeye değerdi.

Fenerbahçe'de kötü diyebileceğimiz bir isim yoktu ancak gecenin öne çıkan diğer ismi ise Selçuk Şahin oldu. Çok uzun bir zaman sonra Fenerbahçe orta alanını bu kadar koşan ve savaşan bir yapıda görmemiştik. Bunda Selçuk'un da payı çok büyüktü. Hücuma çıkmaya çalışan her Trabzonsporlu'nun karşısına dikildi Selçuk ve birçoğundan da galip gelmeyi başardı. Oyundan atılması ise tamamen bir Selçuk şansızlığıydı. Hâlâ Christian diyen varmı bilmiyorum (Rıdvan Dilmen hariç !!)

Dia'nın bile ilk defa böylesine enerjik olduğu maçta Santos'un da o eski bitik halinden eser yoktu. İleride Niang ve Alex'in de coşku içinde oynadığını gördük. Niang'a nedense hakemler faul vermeyi tercih etmiyorlar. Bunda Niang'ın düşmekten çok oynamayı, rakiplerle boğuşmayı tercih etmesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama hakemler bu konuda hata yapıyorlar. Hakem demişken Bünyamin Gezer'e de parantez açıp kötü maç yönettiğini söyleyip uzatmadan parantezi kapamalıyız.

Fenerbahçe'li oyuncuların bugünkü gibi ayağa tek paslarla ve birbirlerine yakın oynadıkları ve bu mücadeleyi gösterdikleri hiçbir maçı kaybetmeyeceklerini düşünüyorum. Bugün hem kendileri hem biz taraftarlar oynadıkları oyundan büyük zevk aldık.

Belli ki, Antalya kampından bu yana bu maça çok konsantre olmuştu oyuncular. Kazanma arzusunun ve takımdaşlığın üst düzeyde olduğu bir Fenerbahçe izledik. Bu maçın anlamlı olabilmesi için geçen hafta Antalyaspor'u yenmek gerekiyordu. Şimdi bu galibiyetin anlamlı olabilmesi için, haftaya Manisaspor'u yenmek gerekecektir. Taraftarı mest eden Fenerbahçe'nin barutunun tek atımlık olup olmadığını da test etme imkanı bulacağız haftaya... Bu potansiyeli barındıran futbolculardan bu performansı devam ettirmelerini bekliyoruz.

Rahmetli İslam Çupi'nin dediği gibi “Bu formayla dalga geçilmez, Fenerbahçe'yle alay edilmez” "Ligin en iyi futbolunu oynuyorlar, favori" denilen takım Kadıköy'de pozisyon bulamadan eridi gitti. Çubuklu'nun da bir asaleti var elbet... Trabzon'un da kaderi Galatasaray gibi 10 küsür yıldır aynı oluyor Kadıköy'de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkes'in fikri, yorumu değerlidir. Çekinmeyin görüşünüzü paylaşın. Küfretmenin ise ne yeri ne de zamanıdır :)