24 Şubat 2013

Komutan böyle Emre'tti


 Önce Trabzon’da sükseli galibiyet sonra Avrupa’da tur gelince Saracoğlu tribünleri coşkuyla dolmuştu. Bu coşkunun sahdaki çubuklulara da sirayet ettiği belliydi ama gel gör ki, sanırım 13-14.kez mağlup duruma düşmüştü Fenerbahçe. Bundan sonra çevirmek için yine çok ama çok uğraşması gerekecekti takımın. Öyle de oldu zaten. Aykut Hoca devamlı yorgun dediği takımında Sow ve Christian’ı dışarıda Salih’i ise Kadıköy’den de dışarıda bırakıp Topal Meireles Stoch gibi oyuncularına forma vermişti. Maçtan önce attığım bir twitte maç sonu kadronun konuşulmayacağı bir sonuç olmasını isterim demiştim ama bu mümkün olmadı. İkinci yarı kimi oyundan aldıysa Hoca onlar bu akşamın zayıf halkalarıydı çok net… Bu yüzden birçok kişi hocanın tercihini sorgulamıştı…

Dakika 1 gol 1 başlasa da Fenerbahçe, aslında son dönemlerde arttırdığı vites çok bariz şekilde gözüküyordu. Evet, ikinci yarıya göre ilk yarı kötüydü ama yediği gole rağmen yine de coşkusunu ve arzusunu hiç kaybetmedi. Önemli olan da tribünleri bu maçı çevireceğine de ikna etmeye çalışmaları oldu oyuncuların. Bunların başında da gecenin kahramanı Emre geliyor şüphesiz. Çok tesadüf bir transfer sürprizi olan Emre, Fenerbahçe’nin saha içinde kaybetmek üzere olduğu ruhu geri döndürmeyi her maç başarıyor. Bu gece neredeyse kaçıncı tekrarı yapacağız ama neredeyse hayatının maçını oynadı desek abartmayız herhalde. Hem defansta hem ofansta koşuyor, koşturuyor, pas dağıtıyor, mücadele ediyor ve tüm bunlar yetmiyor bizler Emre yoruldu bitti derken o 90.dakikada topu alıp penaltı noktasını dikiyor ve soğukkanlılıkla ve Alexvari bir vuruşla takımına zaferi getiriyor… Kimbilir kaç kişi Emre topun başına geçtiğinde “çok yoruldu atmasın” demiştir. Kolay değil, helal olsun. Bu gece Emre’nin oynadığı futbola şapka çıkartmak yetmez bir de önünde saygıyla eğilmek lazım… Transfer etmeyi kim akıl ettiyse ona da saygılar selamlar…


Bu kadar eleştirdiğimiz Aykut Hoca ise takımı toparlayıp tribünleri de tekrar birleştirmek üzere mesajlar veriyor. Takımı çok zor fikstürden başarılı şekilde geçiriyor. Rotasyon yapmaya çalışsa da kulübedekiler ihanet ediyor ama o inat etmeyip doğru zamanda doğru müdahalelerle maçları alıyor.  Takım geçen hafta yazdığım gibi ritmini buluyor. Sow ile Webo’nun ayrılmaz bir ikili olduğu her maç gözüküyor. Webo’nun da transferi Fenerbahçe tarihine  “unutulmaz devre arası transferleri” olacak şekilde geçecek galiba. Yine çok çalışkandı ve kritik bir gole imzasını attı. Sow için söylenecek tek şey ise Allah nazardan saklasın. Gökhan ise yine gecenin çift ciğerli kişisiydi. İstanbul metrobüsleri gibi gitti geldi durmadan 90 dakika sağ kanattan…

Maçın hakeminin bu maçı kaldırdığı söylenemez. 1.dakikada o penaltıyı çalması ne kadar cesurca olsa da, keşke verdiği o kararın altında ezilmeden ve tribünlerden etkilenmeden ve daha da önemlisi etkilenmediğini ispatlamaya çalıştıkça daha da çığırından çıkarmadan bu maçı yönetebilseydi. Yönetemedi. Yönetemeyince de Türkiye liglerinde kolay kolay görmediğimiz ve göremeyeceğimiz bir penaltıyı üfleyiverdi. Canım Lugano’yu yıllarca al aşağı ettiler bir tane hakem çal(a)madı böyle penaltı…

Son söz; eğer bir rakip kaleci kalesini bırakıp bizim kaleye gol atmaya gidiyorsa bil ki ekinler yeşermiş, şampiyonluk da geliyor demektir. Bundan sonrasını savcılar düşünsün…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkes'in fikri, yorumu değerlidir. Çekinmeyin görüşünüzü paylaşın. Küfretmenin ise ne yeri ne de zamanıdır :)