26 Ağustos 2012

3 Temmuz'dan daha derin bir kaos'a doğru



Fenerbahçe’nin Gaziantepspor’la oynadığı birçok maç, tarihe farklı bir anı ile not edilmiştir. Bu anlamda bu gece de Kadıköy’de yine birçok ilk yaşandı. Aklımız o kadar karışmış durumda ki, gecenin skoru hiçbir Fenerbahçelinin aklında yok sanırım… İlgilendiklerini de düşünmüyorum zaten. Fenerbahçe camiası 3 Temmuz linçinin bir kumpas olduğunu düşünürken, bu kumpası hazırlayanların bile aklına gelmemiş gelememiş bir Alex-Aykut Kocaman kaosunun içinde buluverdi kendini…
Camiayı ısrarla Alex’ci-Aykut Kocaman’cı tercihlerine sürüklemek kimin menfaatine yarıyor bunu iyi analiz etmek gerek. Küçükken bize sorulan ama hepimizin nahoş duygularla cevaplamaktan kaçtığımız “anneni mi seviyorsun babanı mı” sorusu gibi bir şeydi bu… Alex’in heykelini dikecekken, 8-9 yıldır ona toz kondurmazken ne oluyor da, bir anda Alex’i “tu kaka” durumuna düşürüyoruz anlamak mümkün değil.  Alex gibi bir karaktere sahip oyuncu nasıl oluyor da, hocası hakkında bu tip yaklaşımlar içine girip olumsuz söylemler içine giriyor. Kimin dolmuşuna geliyor anlamak mümkün değil…  Ve içerden çıktıktan sonra aylardır takımı kucaklayamadığına, camiayı toparlayamadığına inandığım başkan ne oluyor da birden mikrofonu kapıp ta, kadın ve çocuk olsa da tribünlere ayar çekiyor? Yetmiyor canlı yayında veriyor coşkuyu… Burası yeniçeri ocağı değil, kurumsal yapıda çözeriz sorunu diyor başkan ama nedense kendisini canlı yayında tutamıyor, milyonların önünde Alex’e sopayı gösteriyor… Eee nerde kaldı sizin kurumsallığınız? Biz Alex’in sadece bir çocukça tweet’ini biliyoruz ama belli ki başkan bizim bildiğimizden elbette çok daha fazlasını biliyor içeride ama madem siz kurumsalsınız bu sorunu da TV ekranları başında çözemezsiniz. Başkan nerede diye merak ediyorduk ama mikrofonla ve kameralarla dönmesini ise beklememiştik… Sonuç hatalar zincirine bir halka da Başkan eklemiştir. Bu çıkışı hem Aykut Kocaman’ı hem de Alex De Souza’yı zor durumda bırakmıştır… Allah sonumuzu hayır etsin…
Maça dönersek, aklımızda kalanların başında Fenerbahçe’nin maça fırtına gibi başladığıydı. Moskova’da Fenerbahçe’yi ilk defa dinamik ve mücadeleci bulduk demiştik ama bu sefer Krasiç’in soldaki sürati, Kuyt ile uyumu, Sow’la efektif bir 3’lü olması, Hasan Ali ve Mehmet Topal’ın en etkili oyunları ile taraftara bize şans verin haykırışları, kalede Mert’in güvenli oyunu ve en nihayetinde Selçuk Şahin’in yıllardır bu kadar eleştirilmesine rağmen bu maçta da yürekten oynayıp maçı başarılı tamamlaması göze çarpan unsurlardı.  Kuyt’ın 6’da 6 yapması ise asla tesadüf değil ve her maç oyundan kopmaması ve devamlı arayışlarının ürünüydü. İlk yarı ilk defa süratli ve topu daha kolay dikine taşıyan bir Fenerbahçe gördük.
Şimdi bu kadar kaos’un içinde Çarşamba’yı heyecanla bekliyoruz ama Çarşamba’dan önce tüm Fenerbahçelilerin ve hatta tüm Türkiye’nin gözü Pazartesi Aziz Yıldırım Alex görüşmesine kilitlenecek…
Fenerbahçe 3 Temmuz’dan daha derin bir kaosa doğru sürüklenirken bu kaostan yine kendi dinamikleriyle çıkabilecek potansiyele de sahiptir. Yeter ki, taraftar bu oyuna gelmesin.
Aslolan Fenerbahçeliliktir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkes'in fikri, yorumu değerlidir. Çekinmeyin görüşünüzü paylaşın. Küfretmenin ise ne yeri ne de zamanıdır :)